Sıcak bir gün.
Ağaçlar ve güneş...
Biri gölgesinde dinlendiğin yeşil bir kalabalık, diğeri seni yakan sessiz yalnızlık.
Çelişkilerle dolu bir bahtsızlık...
Ağaçların verdiği huzuru bile talan etmiş bir güneştir bu,
Yine de mutluluk oyunları denersin,
O gölge seni bir nebze rahatlatmaktadır.
Ama vücudun sırılsıklam olmuş, sıcaktan nefes alamaz duruma gelmişsindir...
***
***
Kabul ettiğin anda, hayatına devam etmek zorunda kalırsın,
O yalnızlıkta hapsolup sıkışır, zamanı durdurmaya, kendini, kandırmaya çalışırsın,
Sonra buna alışırsın.
Umutların tükense de, gözlerinin önündeki kocaman pankart, hakikati gözüne soksa bile, kafanı çevirirsin,
Umutların tükense de, gözlerinin önündeki kocaman pankart, hakikati gözüne soksa bile, kafanı çevirirsin,
Yine karşına çıkar bu gerçek, gözlerini kaparsın.
Açık kapıları görmezsin, yine de o kapalı kapıyı bir daha denemektir hayatının gereği...
Zorlamaktan yorulup bıktığın o kapalı kapı belki de bu sefer açılır,
Solan çiçekleri vazoya koyarsan, belki bir anda canlanıverirler.
Bütün ihtimaller kurumuş ve sen kendini kandırmaktan bile yorulmuşken de polyannacılık oyunu oynar iç sesin.
Sanki bunca zaman, hayat seni denemiştir,
Bütün ihtimaller kurumuş ve sen kendini kandırmaktan bile yorulmuşken de polyannacılık oyunu oynar iç sesin.
Sanki bunca zaman, hayat seni denemiştir,
Sen de hayatı denersen, o filmlerdeki mutlu sonu yaşayabilirmişsin gibi bir ihtimal, ses verir kalbinden beynine...
****
Düşen bir yaprak gibisindir ,
Kapılıp gidersin rüzgarın yönüne,
Havada süzülür, döner durursun,
Sağa sola yalpalayarak inersin yere.
***
Uzun bir uyku olsa keşke, uyandığında "hiç" yaşanmamış olan,
Ama heyhat, yaşanmış kısacık ve çok şeydir hikayen...